Noam Chomsky: İsrail dünyadaki en tehlikeli rejimdir
IQNA’nın raporuna göre, Noam Chomsky, dilbilimde diğer akademik unvanlardan daha fazla uzmandır. Pennsylvania Üniversitesi'nden Dilbilim alanında doktora derecesi alan Chomsky bu alanda önde gelen teorisyenlerden biridir. Dilbilimde uzmanlaşmanın yanı sıra, yıllar içinde aktif Amerikan dış politikası uzmanı ve eleştirmeni oldu.
Avram Noam Chomsky, 1928'de Amerikan mali krizinin başında Yahudi bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldi. Ailesi Amerika Birleşik Devletleri'ne göç eden Rus Yahudilerden idi ve babası Graz Okulu'nda İbranice öğretmeniydi. Siyaset kariyerine faşizm ve İspanya İç Savaşı'na odaklanan bir öğrenci gazetesinin yayınlanmasıyla başladı. 2. Dünya Savaşı ile aynı zamanda, dilbilimin toplum üzerindeki etkisini incelemek üzere Pennsylvania Üniversitesi'ne girdi ve böylece sosyolojiye girişinin yolunu açtı. 1940'larda Siyonist aktivist gruplara katıldı. Gruplar artık anti-Siyonist gruplar olarak anılıyor. Çünkü İsrail Yahudilerinin bu kolu bir Yahudi devletinin kurulmasına karşı çıktı ve sosyalist bir eğilimi vardı. Chomsky'nin lider rolünü oynadığı şube, Arapların ve Yahudilerin işbirliği ile bir Filistin sosyalist devletinin kurulmasına ve birlikte yaşamasına inanıyordu.
Barasa Haber Ajansı, İsrail sitesi WALLA ‘nın Chomsky ile ABD başkanlık seçimleri ve ABD'nin Siyonist rejim için destek rolü hakkında bir röportaj yayınladı. Tercümesi aşağıda yer almaktadır:
92 yaşındaki Amerikalı-Yahudi düşünür Noam Chomsky’nin, Filistin meselesindeki destekleyici tavrı nedeniyle Siyonist rejim tarafından işgal altındaki bölgelere girişi yasaklandı.
Chomsky , ABD Başkanı Donald Trump’ın, akıl hastası bir insandan çok daha gülünç ve hatta daha az değerli biri olarak Amerika Birleşik Devletleri ve İsrail'de kendisine yönelik medya hareketlerini hiç umursamadığını ve onun için boş sloganların değil, içeriğin önemli olduğunu ifade etti.
Chomsky İsrail sitesi WALLA ile ropörtajında şöyle söyledi: Bilim adamları her yıl tutuklanmamızın tehlikelerini değerlendirmek için bir araya geliyor ve bu risk, Trump'ın 2017'de Beyaz Saray'a girmesinden bu yana arttı, çünkü uzmanlar insanlığın sonuna yaklaştığımıza tamamen ikna oldu. Ayrıca, Amerika Birleşik Devletleri'nde korona salgın hastalığı ile mücadele bir felakettir; Amerika Birleşik Devletleri'nde yüz binlerce insan hastalıktan ölmekte ve sayıları hergeçen gün artmaktadır. İsrail'deki durum da çok kötüdür. Çünkü pratikte iç baskılar nedeniyle, özellikle Netanyahu'nun hükümette paylaştığı Ortodoks Yahudilere karşı korkusu korona salgın hatalığını tedavi edemedi. Bu nedenle, karar vermede siyasi bir faktör rol oynarsa, başarısızlık kaçınılmaz olacaktır.
Çağın en ünlü düşünürlerinden biri olarak kabul edilen bu düşünür, Amerika Birleşik Devletleri Başkanı'na şiddetle eleştirerek ‘’Trump her şeyi yok etmeye çalışıyor. Böylece Dünya Sağlık Örgütü'nden ayrıldı ve korona aşısı üretme şansını açıkça ortadan kaldırdı. Trump'ın yalnızca başkanlık seçimlerinde aldığı oy sayısını ve büyük, güçlü şirketlerin memnuniyetini önemsediği düşünüldüğünde, insanlığın şu anda karşı karşıya olduğu korona tehdidinin daha az tehlikeli olduğunu görüyoruz. Ancak ülkeler pratik önlem almazsa, yıkıcı bir salgına maruz kalacağız. İnsanlığın bugünü ve geleceği için üç tehlike vardır: Birincisi, Trump göreve geldiğinden bu yana tehlikede olan nükleer bomba, ikincisi çevre felaketi ve üçüncüsü, demokrasinin sonu. Uzman ve uzmanların yardımıyla bu tehlikeler ortadan kaldırılmazsa insanlığın sonu için hareketimize fiilen devam edeceğiz.’’ dedi.
Chomsky, Demokrat aday Joe Biden'ın ABD başkanlık seçimlerini kazanırsa yapılacak değişikliklerle ilgili bir soruya cevaben şu açıklamada bulundu: Bu büyük ölçüde kamu baskısından kaynaklanıyor, çünkü İsrail'in aksine Amerikan halkı fikrini değiştirdi ve daha sola eğilimli ve işgalci İsrail rejiminin sakinleri aşırı sağcılığa dönerken, bu, İsrail'in dünyadaki gençlerin önceki nesilden daha duyarlı hale geldiği tek ülke olduğunu gösteriyor. Obama, İsrail başkanını ABD tarihindeki diğer tüm ABD başkanlarından daha fazla destekledi. Dünya, büyük ve etkili bir gerici gücün ortaya çıkışıyla karşı karşıyadır ve bu bir "dönüşüm" dür. Bu dönüşüm Beyaz Saray'da başladı ve Brezilya'da, Körfez bölgesindeki aile diktatörlükleri ve ülke tarihindeki en otoriter hükümdarı El Sisi yönetimindeki Mısır ile devam ediyor. Hindistan'da, Başbakan Modi yönetiminde, hükümet Keşmir'de de Müslümanları öldürüyor.
Noam Chomsky İsrail, BAE ve Bahreyn arasındaki normalleşme anlaşmalarına değinerek, bu adımı gerici güçlerin gelişiminde bir başka adım olarak görüyor ve bu anlaşmanın kamuoyuna duyurulmasının, uzun yıllardır gizlice var olan ilişkilerin doruk noktasına geldiğine dikkat çekerek ‘’Bugün, "Yüzyılın Anlaşması" planının örnek teşkil ettiği Filistin meselesiyle karşı karşıyayız. Bu öneri başka bir ülke tarafından yapılsaydı ve dünya bu konuya dikkat etseydi o ülke alay konusu olurdu. İsrail, en gerici Amerikalıları, evanjelikleri, milliyetçileri ve askeri sanayileri destekliyor ve sıradan insanları değil, seçkinleri desteklemekle yetiniyor çünkü 1970'lerde ve 1980'lerde liberallerin yüzde 80'inin İsrail'i desteklediğini biliyor. ‘’ ifadesini kullandı.
Chomsky, Evanjelikleri beyaz ırkın üstünlüğüne inanan gerici ve Semitik olmayanlar olarak tanımlayarak şöyle söylüyor: İsrail'in Siyonist yerleşimleri destekleme ve rejimi güvence altına alma politikası, İsrail'in ABD'ye itaat etmesine yol açtı ve kaderi, ABD'nin rejime verdiği desteğe çok şey borçlu. ABD'nin İsrail'i destekleyen politikasının değişmesi olası değildir, bu da kendi kendine sorunlara neden olacaktır.
En çok konuşulan başlıklar 