Çoğu insanın için gelecekteki olaylara merak duyma ve tahminleri dinleme bir eğlence olarak gelir. İnsanların bu tahminleri geçmişteki ve şimdiki duruma ilişkin analizlere dayanarak yaptığı söylenebilir. Bu analizlerin bazıları doğru çıkıyor bazıları ise farklı.
Burada şu soru akla gelir: Kur’an-ı Kerim bir kitap olmasına ve belli bir zaman ve şartlarda nazil olmasına rağmen gelecekten nasıl haber vermektedir? Burada hem doğru hem de çelişkili olmayan iki açıklama olabilir:
1-Kur’an’ın geleceğe dair açıkça ne olacağını bildirdiği durumlar
Örnek olarak Kur’an’ın açık bir öngörüsünün gerçekleştiği İran ile Roma İmparatorluğu arasındaki savaştır. İran kralı Hüsrev Perviz döneminde İran, Romalıları ağır bir yenilgiye uğrattı. Bir daha savaşamayacaklarını kimsenin düşünmediği zayıflamış ve mağlup Romalıların İran’a karşı savaşıp onları yenebileceğini kimse aklına bile getişrmiyordu. Ancak Kur’an-ı Kerim bunun olacağını öngördü ve gerçekleşti: “Rumlar yakın bir yerde yenilgiye uğradılar. Fakat onlar bu yenilgilerinden sonra birkaç yıl içinde galip gelecekler…” (Rûm:3-4)
2-Sıradan insanların anlayamadığı durumlar
Kur’an’nın hakikatı ve derinliği o kadar yücedir bir mertebededir ki masum imamlar dışında sıradan insanların anlama yeteneği yoktur.
İmam Sadık (a.s) Allah’ın Kitabı hakkında, yaratılışın başlangıcı ve kıyamet gününe kadar olacaklar cennet ve cehennem haberleri, geçmiş ve gelecek haberlerinin hepsi hakkında bilgi sahibi olduğunu ve Allah’ın herçeyi Kur’an’da açıkladığını söyler.
Aslında Kur’an-ı kerim’de herşey beyan edilmiş olup insanın bunu anlama kapasitesi yoktur. Kur’an’da yer alan geçmiş ve gelecek haberleri prensip olarak herhangi bir sorun yaratmaz.