IQNA

İbrahimî dinlerdeki yasak: Faiz

14:48 - August 21, 2022
Haber kodu: 3477121
Bütün İbrahimî dinlerde açıkça yasaklanan konulardan biri de toplumların ekonomik dengesinin bozulmasına neden olan tefecilik meselesidir.

İbrahimî dinlerdeki yasak: FaizFaiz, mali bir meseledir ve para alma ilkesinden daha fazlasını ifade eder. Birine bir miktar borç para vermek ve ondan anapara tutarından fazlasını geri vermesini istemek anlamına gelir. Kur’an-ı Kerim, hadis ve fıkıh kaynaklarında faiz ribâ kelimesi ile ifade edilmiştir

Ailenin ve toplumun ekonomik yapısını bozduğu için tüm dinler faizi haram olarak kabul etmiştir. Faizde borç alan baskı altındadır ve borç veren hiç çaba sarf etmeden ödünç verdiğinden fazlasını kazanır.

Hz. Davud'un Zebur'unda şöyle okuyoruz: "Altın ve gümüşü faizle ödünç veren, ölü hayvan etini yemekten daha kötü yapmıştır."

Tevrat'ta şöyle geçer: Fakir kardeşin sana gelirse, onu bir yabancı ve misafir gibi ağırla ve seninle yaşaması için ona yardım et, ondan  faiz alma. Komşunuz olan kavmimden fakirlere borç verirseniz, ona tefeci muamelesi yapmayın ve ona faiz vermeyin. (Çıkış, 22 ve 37. bölümler)

İncil'de, ödünç verme ve ödünç alma için belirli bir miktar faiz düşünülse de bundan fazlasını yasaklar.

Kur'an-ı Kerim'de faiz yasaklanmıştır ve hem veren hem de alan günahkar sayılır. Al-i İmrân suresi 130. ayetinde şöyle buyurulmaktadır: "Ey iman edenler! Kat kat faiz yemeyin. Allah’a itaatsizlikten sakının ki kurtuluşa eresiniz."

İslam'da faiz ve tefecilik günahı o kadar büyük ve ağır bir günahtır ki, Allah ve Peygamber’ine (s.a.v) savaş açmaya benzetilir. Bakara suresi 278-279. ayetlerinde şöyle buyurulmuştur: "Ey iman edenler! Allah’a karşı gelmekten sakının ve eğer gerçekten iman etmiş kimselerseniz, faizden geriye kalanı bırakın. Eğer böyle yapmazsanız, Allah ve Resûlüyle savaşa girdiğinizi bilin. Eğer tövbe edecek olursanız, anaparalarınız sizindir. Böylece siz ne başkalarına haksızlık etmiş olursunuz, ne de başkaları size haksızlık etmiş olur."

Faiz, en büyük günahlardan biri olarak belirtilirken, zekat da en büyük maddi sevaplardan biri olarak anılır ve Allah’tan birçok manevi mükâfatı vardır. Bu konuda Rum suresi 39. ayetinde şöyle buyurulur: "İnsanların mallarında artış olsun diye faizli ödünç verdikleriniz Allah katında artmaz. Allah’ın hoşnutluğunu isteyerek verdiğiniz zekâta gelince, işte (mânevî kârlarını) kat kat arttıranlar onu verenlerdir."

Zekat, İslam açısından hayırlı bir ameldir, çünkü zekat verenler sosyal sorumluluklarını yerine getirirler, Allah’ı razı ederler ve toplumdaki fakirlere yardım ederler.

captcha